Türkoloji

Türkoloji ‘Türklük bilimi’ demektir. Türkolog da gönlü ‘Türklük bilimi’ ile dolu, Türk’ün tarihini, dilini, (musiki, resim, heykel, mimarî vb.) sanatını, eski, yeni, halk edebiyatını, folklorunu, etnografyasını, mitolojisini, destanlarını, masallarını inceleyen, yorumlayan ve yayımlayan bilim adamı ya da araştırıcısıdır.

Türkolog olabilmek için mutlaka ‘Türkoloji’ bilim dalında öğrenim görmek, bu bilim dalının bibliyografyasına hâkim olmak; Türkolojiye emek vermiş ve hâla emek veren Türkologlar hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Tabiî, iş metot sorununa gelince daha derine inmek gerekecektir. İyi bir Türkolog neleri bilmelidir? Bu sorunun cevabını şöyle açabiliriz:

1) Türk Dili Tarihini çok iyi bilmelidir.
a) Türkçenin ‘temel eserleri’ nelerdir?
b) Türkçenin ‘kaynak eserleri’ nelerdir?
2) Türk Dili Tarihinin dönemleri nelerdir?
a) Eski Türkçe:
aa) Köktürkçe dönemi,
ab) Eski Uygur Türkçesi dönemi.
b) Orta Türkçe:
ba) Karahanlı Türkçesi dönemi,
bb) Hârezim Türkçesi dönemi.
c) Yeni Türkçe:
a) Selçuklu Türkçesi dönemi (XI-XII. Yüzyıllar)
b) Eski Anadolu Türkçesi dönemi (XII-XIV. Yüzyıllar)
c) Klâsik Osmanlı Türkçesi dönemi (XV-XVII. Yüzyıllar)
d) Yeni Osmanlıca dönemi (XVIII-XIX. Yüzyıllar)
e) Cumhuriyet dönemi (XX-XXI. Yüzyıllar)
3) Bu dönemlerde yazılmış eserler nelerdir? Yazarları kimlerdir?
4) Bu eserler üzerinde çalışan bilim adamları kimlerdir, eserleri nelerdir?
5) Türk Dili tarihi süresince Türklerin kullandığı alfabeler nelerdir? (Bu alfabelerden ‘Köktürk, Uygur, Mani, Brahmi, Arap, Süryani, Grek, Ermeni, Arap, Kril’ ile yazılmış olanlardan bazıları üzerine uzmanlaşmış olmak gerekir. Ayrıca, Köktürk, Uygur, Arap ve Kril harfleriyle yazılmış Türkçe metinleri okuyabilmek önemlidir. Köktürk yazıtları, eski Uygur yazmaları, Arap alfabesi ile yazılmış ‘Kutadgu Bilig, Atabetü’l-hakâyık, Nehcü’l-ferâdis, Dede Korkut Kitabı, Kıssa-i Yûsuf …vb. gibi eserler’, Azerî, Türkmen, Kazak, Kırgız, Özbek, Kazan Tatar, Başkurt vb. Türkçelerinin Kril harfleriyle basılmış binlerce eserleri yüzeyden okunabilmedir.)
6) Köktürkçeden günümüze Türk dilinin geçirmiş olduğu ses ve biçim değişimleri nelerdir?
7) Köktürkçeden günümüze Türk lehçe ve şivelerinin kelime hazinesinin durumu nedir? (6. sorunun cevabını biliyorsak, bu soruyu kolay çözümleyebiliriz.)
Cool Anadolu (= Türkiye Türkçesi )ağızlarının oluşumunda rol oynayan 24 Oğuz boyunun özellikleri nelerdir? Türkiye Türkçesi ağızlarının ses ve biçim bilgisi özellikleri nelerdir? Bu konuda çalışan Türkologlar ve eserleri nelerdir?
9) Altayistik nedir? Altayist kime denir? Türk ve yabancı altayistler ile eserleri nelerdir?
10) Mongolistik nedir? Mongolist kime denir? Türk ve yabancı mongolistler ile eserleri nelerdir?
11) Türkçenin grameri (ses ve biçim bilgisi, cümle bilgisi, anlam bilgisi) üzerine yapılan çalışmalar nelerdir?
12) Karşılaştırmalı Türk şiveleri (/lehçeleri) gramerinin birleştiği ve ayrıştığı yerler nelerdir? [11 ve 12. soruların cevapları içinde, Türkçe sözlerin köken bilgisi ile ilgili bilgiler de yer almalıdır.]
13) Türk Mitolojisi, destanları, masalları hakkında bilginiz var mı? [Bir Türkolog olarak B. Ögel’in ‘Türk Mitolojisi I-II’, A. İnan’ın ‘Tarihte ve Bugün Şamanizm’ adlı eserlerini okudunuz mu?]
14) Türk kültür tarihi ile ilgili olarak neler biliyorsunuz? [ B. Ögel’in ‘Türk Kültür Tarihine Giriş, IX cilt’, ‘Türk Kültürünün Gelişme Çağları’; İ. Kafesoğlu’nun ‘Türk Bozkır Kültürü’; O. Turan’ın ‘Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti’ adlı eserlerini okudunuz mu?]

Görüldüğü gibi iyi bir Türkolog olabilmek için yalnız bir kısmını yazabildiğim bu soruların cevaplarını iyi düzeyde vermek gerekir. Artık, eski yazma bir eserin transkripsiyonunu yaparak belirli kalıplar üzerinde dil özelliklerini tespit etmekle Türkolog olunmuyor. Ya da Anadolu’nun herhangi bir bölgesinin ağız özelliklerini derleyerek transkripsiyonunu yapıp yayınlamakla da Türkolog unvanı kazanılmıyor. Eğer, yukarıdaki sorulara tam cevap veremiyorsanız, daha çok çalışmanız, eskilerin deyimiyle ‘daha kırk fırın ekmek yemeniz gerekecek’ demektir.

Türkoloji bir bütündür. Bu bütünün yalnız bir parçası üzerinde çalışmakla da Türkolog olunmaz. Türkolog dilci olduğu kadar, tarihçi, kültür ve sanat tarihçisi, folklorcu, halk edebiyatçısı, etnograf da olacaktır. Kendi milletinin siyasî ve kültür tarihini bilmeyen; kendi halkının foklorunu, etnografyasını anlayamayan bir kişi Türkolog olamaz.

Türkolog olabilmek için bunlar da yetmiyor. Karşılaştırmalı ‘altayistik’ yapamayan; Türkçeye en yakın akraba dil Moğolcanın ses ve biçim bilgisi özelliklerini bilmeyen, Moğolca yazılmış ‘Moğolların Gizli Tarihi/ Mongol-un Niguça Topçiyan’, ‘Altan Topçi’ gibi eserleri okumamış; ‘Cengiznâme’, ‘Defter-i Çinggiz’ gibi Çağatayca yazılmış eserlerden haberi olmayan bir Türkolog henüz kendisini iyi yetiştirememiş demektir. Çünkü, Avrupa ve ABD’de yetişmiş pek çok Türkolog, Altayist ve Mongolist artık bu konularda uzmanlaşmış kişidir. Her yıl farklı bir ülkede yapılan ‘Permenant International Altaistic Conference (PIAC)’ toplantılarına katılan Türk ya da yabancı bilim adamları ile boy ölçüşebilmek için bu konulara hâkim olmak gerekmektedir.

Yeni yetişen genç Türkolog adaylarımız bizim yaşadığımız 40-50 sene önceki dönemlere göre çok daha şanslıdırlar. Çünkü, bizim gençliğimizde kapalı bir kutu olan eski Sovyetler Birliği ile o zamanlar ‘dış Türkler’ adı verilen Türk Cumhuriyetleri ve öteki Türk ülkeleri şimdi herkese açıktır. 20 sene önce ancak 5 Türk bilim adamının (N. Diyarbekirli, T. Tekin, B. Ögel, O. F. Sertkaya, T. Gülensoy) gidebildiği Moğolistan’da bugün Türkoloji bölümü bulunmakta, Moğol gençleri Türkçe öğrenmektedirler. Orhun yazıtları artık didik didik edilmiş, Cengiz Alyılmaz gibi genç Türk Türkologları bu işin de en iyi uzmanı olabilmişlerdir. Genellikle Almanların yayımladığı ‘Türkisch Turfan Text ve Berliner Turfan Text’ adlı Eski Uygur yazmaları R. R. Arat, Ş. Tekin, S. Tezcan ve F. S. Barutçu’dan sonra da Melek Özyetkin, Ceval Kaya gibi bazı Türk Türkologlar tarafından okunup yayımlanmıştır. Sanırım, bazı gençlerimiz 1-2 yıllığına Moğolistan’a giderek Moğolca öğrenmek imkânına sahip olmuşlardır. Klâsik ve modern Moğolcayı yerinde öğrenerek ‘Köke Debter’, ‘Atlan Debter’ vb. gibi Moğolca eserler ile Türk-Moğol tarihlerini yakından ilgilendiren pek çok tarihî yazmayı Türkoloji ve Altayistike kazandırmak bu gençlerimize nasip olacaktır.

Bütün Türk dünyasında basılmış eserler artık Türkoloji bölümlerinin kütüphânelerinden başka Türkolog gençlerimizin kütüphânelerinde de yer almaktadır. Son 20 yıl içerisinde pek çok Türk lehçesi (şivesi)nin sözlükleri basılmış, gramerleri Türk bilim adamları tarafından yeniden yazılmıştır. Tanıdığım pek çok genç Türkolog en az bir Türk lehçesi (şivesi)ni konuşabilmektedir. Bu da Türkiye Türkolojisi için çok büyük bir kazançtır.

Yukarıda değindiğim gibi yeni nesil Türkologların önünde çok büyük imkânlar bulunmaktadır. Yeter ki sabır, metot ve bilgi ile Türkolojinin bütün konularına eğilebilsinler. Türkoloji o kadar engin bir deniz ki daha binlerce Türkoloğu içinde barındırır.

Leave a Reply